- Ceza Dairesi 2017/9242 E. , 2017/13531 K.
“İçtihat Metni”
Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suretiyle iftira suçundan sanık …’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 268/1 yollamasıyla 267/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Artova Asliye Ceza Mahkemesinin 19/06/2014 tarih ve 2014/30 esas, 2014/45 sayılı kararını kapsayan onaylı dosyası ile ilgili olarak;
Dosya aslının resmi belgede sahtecilik suçu yönünden temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderildiği anlaşılmakla dosyanın onaylı sureti üzerinde yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre, iftira suçunda etkin pişmanlık indirimini düzenleyen anılan Kanun’un 269/3. maddesi uygulamasında; (a) bendindeki “Etkin pişmanlığın, mağdur hakkındaki hükümden önce gerçekleşmesi” halinden, iddianamenin kabulünden mağdur hakkındaki hükmün kesinleşmesine kadar olan dönemin; (b) bendindeki “Etkin pişmanlığın, mağdurun mahkûmiyetinden sonra gerçekleşmesi” halinden, mağdur hakkındaki hükmün kesinleşmesinden cezanın infazına başlanmasına kadar olan dönemin anlaşılması gerektiği, somut olayda sanığın kimlik bilgilerini kullandığı mağdur … hakkında hırsızlık ve 6136 sayılı Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a muhalefet suçlarından Artova Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/20 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda beraatine dair verilen kararın Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 21/10/2013 tarihli ve 2013/19851 esas, 2013/28946 karar sayılı ilâmı ile onandığı, sanığın Sivas 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/46 esas sayılı dosyasının duruşmasında 11/10/2011 tarihinde verdiği ifade ile gerçek kimliğini açıklayarak etkin pişmanlık göstermesine karşın, etkin pişmanlığın mağdur hakkındaki hükümden önce gerçekleşmiş olması sebebiyle 5237 sayılı Kanun’un 269. maddesinin uygulanma olanağı tartışılmadan, aynı Kanun’un 268/1 ve 267/1. maddeleri gereğince hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 26.07.2016 gün ve 2016/6146 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 02.09.2016 gün ve KYB/2016-317441 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçundan TCK.nun 269. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için öncelikle sanığın gerçeğin ortaya çıkmasından önce etkin pişmanlık göstermesi gerekmektedir. 10.09.2005 tarihinde hırsızlık ve sahtecilik suçu şüphelisi olarak yakalanan sanığın, … olduğunu beyan ederek onun adına düzenlenmiş sahte kimlik belgesini ibraz ederek mağdur hakkında bu suçlardan soruşturma ve kovuşturma yapılmasına neden olmuştur.
Mağdur … 10.12.2007 tarihinde Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu ifadesinde eylemleri kendisinin gerçekleştirmediğini, kimliğinin kaybolduğunu beyan etmesi üzerine yapılan araştırmalar sonucunda mağdurun suçsuz olduğu belirlendikten sonra İmranlı Cumhuriyet Başsavcılığının aynı yer İlçe Emniyet Müdürlüğüne 07.04.2008 tarihinde yazdığı müzekkere ile … ismini kullanan gerçek failin kimliğinin tespiti talimatı verilmiştir. Yapılan soruşturma sırasında … 25.03.2009 tarihinde Sivas Cumhuriyet Başsavcılığında tanık sıfatı ile verdiği ifadesinde “10.09.2005 tarihinde işlenen hırsızlık suçunu sanık ile birlikte gerçekleştirdiklerini, gösterilen sahte kimlikteki fotoğrafın …’e ait olduğunu” beyan etmiştir.
Yapılan soruşturma sonucunda …’in gerçek fail olduğu anlaşıldıktan sonra gerçek kimlik bilgilerine göre hakkında açılan davanın 11.10.2011 tarihli oturumunda “yakalandığı sırada kendisini … olarak tanıttığına” dair beyanda bulunması TCK.nun 269. maddesinin uygulanmasını gerektirir nitelikte bir etkin pişmanlık değildir. Bu nedenle mahkemece etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmamasında bir isabetsizlik görülmediğinden, Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca düzenlenen kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 30.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
