Dumlupınar Mahallesi Dumlupınar 2. Cadde No:6 Karaköse İşhanı K:1 D:16 Merkez / Afyonkarahisar

yargıtay kararları

Hukuk Genel Kurulu 2014/845 E. , 2015/1741 K.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Ankara 8. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 30/01/2014
NUMARASI : 2013/1695-2014/95

Taraflar arasındaki “ karşılıklı boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 8. Aile Mahkemesince asıl davanın kabulü ile birleşen davanın reddine dair verilen 13.07.2012 gün ve 2010/1645E, 2012/1067 K. sayılı kararın incelenmesinin davacı-davalı koca ve davalı-davacı kadın tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 08.04.2013 gün ve 2012/22151 E, 2013/9689 K. sayılı ilamı ile;
( …1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı (kadın)’ın tüm, davacı-davalı (koca)’nın ise lehine hükmedilen tazminatların miktarlarına yönelik temyiz itirazları yersizdir.
2- Davacı-davalı (koca)’nın diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarına gelince:
a) Davalı-davacı (kadın)’ın, 05.12.2010 günü ortak konuta erkek aldığı, aynı gece saat 22.00’de evde bu kişiyle birlikte yakalandığı, bu şahsın tuvalette gizlenmiş halde bulunduğu, bu olay öncesinde de bu şahısla muhtelif tarihlerde çok sayıda görüşmesinin olduğu, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Kadının, yalnızken geceleyin bir başka erkeği ortak konuta alması, zinanın varlığına delalet eder. Bu bakımdan zina kanıtlanmıştır. Tarafların “zina” (TMK m. 161) sebebiyle boşanmalarına karar verilmesi gerekirken, boşanma kararının Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayandırılması doğru bulunmamıştır.
b) Tarafların ortak çocuğu Kerem, 13.09.2007 doğumlu olup, altı yaşındadır. Yargılama sırasında velayeti dava süresince anneye bırakıldığı ve baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulduğu halde, annenin kişisel ilişkiyi sürekli olarak engellediği, bu yönde yapılan icra takibine karşın, babanın çocuğunu göremediği dosya kapsamından ve icra takibine ilişkin evraktan anlaşılmaktadır. Baba yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller de bulunmamaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında velayetin davacı-davalı (baba)’ya bırakılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır… )
gerekçesiyle karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacı-davalı Cüneyt Kayadan vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Asıl dava zina ve evlilik birliğinin sarsılması hukuksal sebebine dayalı boşanma davası, birleşen dava ise evlilik birliğinin sarsılması hukuksal sebebine dayalı boşanma davasıdır.
Mahkemece birleşen davanın reddi, asıl davanın kabulü ile tarafların TMK 166/1-2 maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiş; taraf vekillerinin temyizi üzerine karar yukarıda başlık bölümünde belirtilen nedenlerle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davacı-davalı koca vekili temyiz etmiştir.
Hukuk Genel Kurulunda bozma sonrası Yerel Mahkemece kurulan hükmün gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılıp, değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme, bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi). Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda ise; Yerel Mahkemece, bozma öncesi davacı-davalı kocanın TMK 161.maddesine uyarınca zina hukuksal sebebine dayalı olarak açtığı boşanma davası hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği halde bozma sonrası “zina nedeniyle açılan davanın reddine” şekilde karar verilmiş, önceki kararda değerlendirilmeyen deliller değerlendirilmiş ve boşanma davasının kabul gerekçesi değiştirilmiştir.
Bu durumda, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, yeni hüküm niteliğinde olduğu duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davacı-davalı Cüneyt Kayadan vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 2.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 24.06.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.

Benzer gönderiler

bir yorum bırakın