Dumlupınar Mahallesi Dumlupınar 2. Cadde No:6 Karaköse İşhanı K:1 D:16 Merkez / Afyonkarahisar

yargıtay kararı

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 09.12.2010 tarihli ve 2010/7462 E., 2010/20692 K. sayılı Kararı

“Türk Medeni Kanununun 652. maddesinde yeralan, tereke malları arasında bulunan eşlerin birlikte yaşadığı konutun veya ev eşyasının sağ kalan eşe miras hakkına mahsuben özgülenmesi, paylaştırma niteliğinde olup, o mal üzerindeki mirasçıların “elbirliği” şeklindeki ortaklığının izalesi sonucunu hasıl eder. O nedenle Türk Medeni Kanununun 652. maddesine dayanan isteklerde görevli mahkeme, paylaşma isteklerindeki görev kurallarına göre belirlenmelidir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini Sulh Mahkemesinden isteyebilir. (TMK. m. 642) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırmasına ve ortaklığın giderilmesine ait davalarda Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. (HUMK. m. 8/II-2) Açıklanan yasal hükümler karşısında Türk Medeni Kanununun 652. maddesine dayalı özgüleme isteklerinde görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, davanın her aşamasında, ileri sürülebileceği gibi, mahkeme de kendiliğinden görevli olup olmadığına karar verir. (HUMK. m. 7/1) Gerçekleşen bu hukuki duruma göre, özgüleme isteği yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi doğru bulunmamıştır.”

Karardan da anlaşılacağı üzere, her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini Sulh Mahkemesinden isteyebilir.

Yargıtay Kararı – 13. HD., E. 2016/20357 K. 2017/3299 T. 16.3.2017 tarihli kararında;

Davacı, davalı ile devremülk satış sözleşmesi imzaladığını, söz konusu devremülkün tapuda devrinin yapılmadığını belirterek devremülk sözleşmesinin iptali, imzaladığı senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve ödediği 300 tl bedelin iadesini istemiştir.

Davalı,davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne, karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, devremülk sözleşmesinin iptali, imzaladığı senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve ödediği bedelin iadesi istemine ilişkindir. Davacı kendisini vekille temsil ettirmesine rağmen davacı vekili yararına vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Mahkemece davacı vekili yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi üzerinden 2.030,40 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davacı vekili yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Şeklinde karar vermiştir.

Vekille temsil olunan davacıya vekalet ücreti verilmesine karar vermeyen mahkemenin kararının bozulmasına ilişkindir.

Yargıtay Kararı – 2. HD., E. 2005/20746 K. 2006/5916 T. 20.4.2006 tarihli kararında;

1-Cinsiyetini değiştirmek isteyen kimse, şahsen başvuruda bulunarak mahkemece cinsiyet değişikliğine izin verilmesini isteyebilir. (TMK.40/1)

Davacının istemi Türk Medeni Kanunun madde 40/1 hükmüne dayalı olarak “cinsiyet değişikliğine izin verilmesi davası” olduğu halde bu yön gözetilmeden davanın cinsiyet yönünden nüfus kütüğünde düzeltme davası (TMK.m.40/2) olarak değerlendirilerek yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

2-Kabul şekli bakımından;

Cinsiyet değişikliğine izin verilebilmesi için davacının transseksuel yapıda olması, üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun bulunması zorunlu olup (TMK.m.40/1) davacının bu niteliklere sahip olmadığı resmi sağlık kurulu raporu ile belirlendiği halde cinsiyet değişikliğine izin isteminin reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi de doğru bulunmamıştır. Şeklinde karar vermiştir.

Üreme yeteneğinin sürekli biçimde yoksun bulunmaması cinsiyet değişikliğine izin verilmesi davasının reddedilme sebebi olmayıp, Yargıtay cinsiyet değişikliğine izin verilmesini uygun görmüştür.

Benzer gönderiler

bir yorum bırakın