afyon

09 Eyl: Anlaşmalı Boşanmada Dikkat Edilmesi Gerekenler

Anlaşmalı boşanma, evlilik akdinin sonlandırılması ve boşanmanın iki taraf içinde karşılıklı talep edilmesi durumunu izah eder. Eşler, çeşitli nedenlerden dolayı ortak bir karara vararak anlaşmalı boşanma davası talebinde bulunabilirler. Tarafların anlaşmalı boşanma davasını açabilmeleri için geçirdikleri evlilik akdinin en az bir yıl olacak şekilde devam etmiş olması şartı gereklidir. Nikah akdinden itibaren evlilik süresi 1 yılı doldurmamış ise anlaşmalı boşanma davası açılması mümkün değildir. Eşler anlaşmalı boşanma talebini karşılıklı gerçekleştirme hakkına sahip iken, eşlerden birinin dava talebinde bulunması ve diğer tarafın da onaylaması ile de gerçekleştirilebilir. Protokol bazında maddi sonuçlar ve varsa çocukların durumu ile ilgili düzenlemelerin uygun olması şartına dikkat edilmelidir. Başta evlilik birliğinin temelinden sarsılması olmak üzere birçok sebep Türk Medeni Kanunu’nun sıraladığı nedenlerle gerçekleşmektedir. Dava öncesi hazırlanması gereken dilekçe ise uzman bir avukat ile ortak şekilde oluşturulmalıdır. Süreç başlatıldığında ise her davanın asıl sebebine yönelik, gerekliyse tanıkların dinlenmesi, sunulacaksa kanıtların toplanması gibi detaylı incelemeler ortaya konulmaktadır. Tüm dava sürecinin ve mahkeme protokolünün doğru ve hızlı şekilde ilerleyebilmesi adına boşanma hususu, uzman bir avukat tarafından ilerletilmelidir. Bu sayede anlaşmalı boşanma süreci alanında uzman avukatlarla daha profesyonel bir şekilde gerçekleşecektir. Gerekli tüm yönlendirmeler ve takip süreci ile anlaşmalı boşanma davası tarafların beklediği durumlarla sonuçlanacaktır.

14 Ağu: Menfi Tespit Davaları

Davalı konumunda olan tarafın söz konusu varlığı iddia edilen hukuki bir durumun veya ilişkinin mevcut olmadığının tespit edilmesi ve kanıtlanması amacıyla açılan dava türü menfi tespit veya olumsuz tespit davası olarak tanımlanmaktadır. Daha detaylı tanımıyla gerçekte doğruluğu olmayan borç, icra vb. hukuki durumun gerçek olmadığının kanıtlanmasıdır. Bu bağlamda birey, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu gereğince, icra veya borçlu konumda gözüktüğü andan itibaren, durumun gerçek dışı olduğunu ispat edebilmek adına menfi tespit davası açabilmektedir. Menfi tespit davası, maddi hukuk açısından genel hükümlerle temellenir ve hukuk davası dosyası olarak yer alır. Bununla birlikte birey menfi tespit davası açmasa dahi, söz konusu borç veya icrayı ödemiş olması durumunda ödediği tutarı geri alabilmek adına ayrı bir dava açma hakkına sahiptir. Bu dava türü ise istirdat davası olarak adlandırılır. • Davacı tarafın menfi tespit davası sonucu lehine sonuçlandığı takdirde mevcut olan icra takibi ya da haciz işlemi geçerliliğini yitirerek hukuk adında aykırı hale gelir. İcra veya haciz durumu durdurulur. • Davalı tarafın menfi tespit davası sonucu lehine sonuçlanırsa, icra takibi veya haciz durumu geçerliliğini sürdürmeye devam eder. Borçlu konumundaki birey ikinci bir dava talebinde bulunamaz. Menfi tespit davasında yetkili konumda görevlendirilen mahkeme de belirli koşullara göre değişiklik göstermektedir. Menfi tespit davası icra takibinin öncesinde açılırsa Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nca genel yetki kuralları temelinde çözüme kavuşturulur. Bu nedenle dava, davalının sürecin başlangıcındaki yerleşim bölgesinde açılır. İcra takibinin sonrasında açılırsa, mahkeme yeri ve yetkililiği farklı olabilmektedir. Menfi tespit davası, oldukça detaylı bir dava ve hazırlık süreci gerektirmektedir. Özellikle kapandıktan sonra belirli sonuçlar dolayısıyla tekrar açılması talebinin ortadan kaldırılması nedeniyle doğru ve profesyonel şekilde hazırlanmalıdır. Bu hazırlık sürecinin de en doğru hali uzman avukatlar tarafından ilerletilmelidir. Tarafımızla iletişime geçip hemen randevu oluşturup online veya yüzyüze görüşme sağlayabilirsiniz.